Bizler Koca Bir Çınar Ağacının Yaprakları Gibiydik!
Uzaktan Haşmetli, Yakından Huzur Veren Bir Haldeydik!
Yeri Gelir Rüzgarı Kızdırır, Deli Gibi Esmesini Beklerdik.
Her Esintide Neşelenir, Sımsıkı Birbirimize Sarılırdık.
Görebilen İçin Bu Anlar Birer Mucizeydi.
Birbirimize Bağlı Oluşumuzun Simgesiydi.
Üstüne Birde Yağmur Diledik Mi?
Seyre Durun O Zaman Bir De, Bu Alemi.
Zaman Geldiği Gibi Geçip Gitmesini De, Bildi.
Sanki İki Cihanda Harp Olmuş, Adına Sessizlik Dendi.
Kimse Söz Etmiyor, El Eden Bile Bulunmuyordu.
Tek Tek Bütün Kardeşler Sararıp Soluyordu.
Yağmur İle Rüzgar Bir Olmuş Üstümüze Üstümüze Geliyordu.
Sanki İki Cihanın Savaşı Üstümüzde Kopuyordu.
Sarıldık, Sarmalandık Ama Ne Çare,
Tek Tek Döküldük Her Birimiz, Olduk Bir Hare.
Sonra Anladık Ki, İçimizdekilerden İmiş Sorun!
Sözüm Ona Var Olanı Beğenmeyip Söylenir, İsyan Edermiş.
Anladık Anladık Ama Geç Anladık. Bizi Bizden Edenleri Geç Anladık.
Ne Kadar Af Eylesekte Gidenleri Asla Geri Getiremedik.
Koca Çınar Ağacı Sonbaharın Hüznü Gibi Tek Tek Dökülür Olmuş.
Geriye Sadece Haşmetli Koca Bedeni Kalmış.
Önce Yağmura Sonrasında Rüzgara Seslenmiş.
Arkasından Cana Can Veren Güneşe.
Toprakta El Etmiş. Gerisi Görülmeye Haz Etmiş.
Meğerse Değerli Olan Bir Gövdenin İçin BİR Olabilmekmiş.
(KBÇ)